Açık Kaynak Kodlu Yazılım Nedir?


Bazı ev kullanıcıları, bilgisayar korsanları ve meraklılar çoktan Linux ya da başka bir açık kaynak kodlu yazılıma geçerken, kurumsal kullanıcılar bu konuda biraz daha çekingen davranıyorlar. Açık kaynak kodlu yazılım tam olarak nedir? Lisanslama ve teknik destek konusunda bilinmesi gereken önemli noktalar nelerdir? Bu yazıda bu ve bunun gibi pek çok soruya cevap bulacaksınız.

Kapalı Kaynak Kodlu Yazılım Nedir?

Açık kaynak kodlu yazılımın ne demek olduğunu anlamak için, öncelikle bilindik kapalı kaynak kodlu yazılımların nasıl çalıştığını incelemeliyiz. Mutlaka Windows XP, Office XP yada Adobe Photoshop ya da benzeri bir program kullanmışsınızdır. Bunların hepsi kapalı kaynak kodlu yazılımlara örnek.

Bütün bildiğiniz programlar başlangıçta yazıdan oluşan bir kaynak koduna sahiptirler. Onlarca, belki de yüzlerce bilgisayar programcısı bu kaynak kodunu yazıp sonra da daha hızlı çalışan makina dili ya da ikili (binary) sürüm haline getirmek için bu kodları derlerler (compile). Bu ikili dosyalar Windows XP ya da Office XP aldığınızda size verilen CD’lerde bulunur.

Bu işlemi fırından ekmek almaya benzetebilirsiniz. Fırıncı çeşitli hamur işi yiyecekler için tariflere sahiptir. Siz fırına girer belli bir ücret öder ve istediğiniz ürünü alırsınız. Fakat aldığınız şey ekmektir kesinlikle tarif yanında gelmez.

Açık Kaynak Kodu Nedir?

Tekrar fırın örneğimize dönelim. Ekmek alırken fırıncının size birde tarif verdiğini düşünün – Açık Kaynak Kodlu yazılımla durum tam bu şekilde oluyor. Asıl kaynak kodunu almanın yanında bunun üstünde değişiklik yapma hakkına da sahip oluyorsunuz. Ek olarak ürününüzü satabilirsiniz fakat kaynak kodunu açık olarak vermeniz şartıyla. Böylece başka biri de sizin programınızı değiştirebiliyor.

Açık Kaynak Kodlu yazılımların her zaman bedava olması gerekiyormuş gibi yanlış bir anlama var. Genellikle bedava (free) kelimesi, kodu görüp değiştirebilirsiniz anlamında kullanılıyor. Programları internetten bedavaya indirebileceğiniz gibi bazı insanlar kutulu ürünle birlikte CD, kullanım kitapları ve teknik destek almayı seçiyorlar. Kutulu ürün almak, hızlı internet bağlantısı olmayanların sorunlarına çözüm bulma sıkıntısıdan ve teknik destekten yararlanabilecek olmanın verdiği rahatlığı tatmak için tercih ediliyor. 

Lisans Masrafları

Bireysel Kullanıcılar

Masraflar son kullanıcılardan saklandığı için, bireysel kullanıcıların yazılım lisans masraflarından korkmalarına gerek yok. Örneğin bugünlerde yeni bir Dell marka bilgisayar aldığınızda %100 ihtimalle Windows XP önceden yüklenmiş olarak gelecek. Lisans masrafı fiyatın içine dahil edilmiş olduğundan, çoğu kullanıcı zorunlu “Microsoft Vergisinden” haberdar değil. Eğer sisteminizi biçimlendirip (format) bir daha Windows kullanmasanız da, gizli lisans ücretini ödemek zorunda bırakılıyorsunuz.

Kurumsal Kullanıcılar

İş yerleri açısından baktığımızda lisanslama ve buna bağlı olan masraflar çok daha karmaşık bir hal alıyor. Sırf lisanslama kurallarına uymak için tam zamanlı eleman çalıştıran büyük firmalar var. Eğer bir ev kullanıcısıysanız basit bir lisanslama işinin neden bu kadar büyütüldüğüne bir anlam vermezsiniz. Olayın daha derinine bakalım.

Her hangi bir ofiste çalışan bir PC’yi ele alalım. Bu bilgisayar satın alındığında, büyük ihtimalle Windows ve bu yazılım için olan hologramlı lisansıyla birlikte gelecektir. Lisans kurallarıyla uyumluluğu sağlamak için ne kadar bilgisayarınız varsa o kadar hologramlı lisansınız olması gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, on adet dizüstü bilgisayarınız varsa ve buna karşılık on adet de Windows XP hologramlı lisansınız varsa sorun yok demektir.

Peki bu bilgisayarları yükseltmek (upgrade) yada yenilemek isterseniz ne olacak? Microsoft, genellikle bu işler için, yeni bir yazılım ve ona uygun hologramla gelen, yükseltme lisansı sunuyor. Bu yeni hologramı kullanabilmeniz için eski hologramlarınızın da elinizde duruyor olması gerekli. Şimdiye kadar çok karmaşık olduğu söylenemez, fakat olaya birde sunucu tarafından bakalım.

Tabii ki sunucu lisansıyla birlikte gelen sunucu işletim sistemini satın almanız gerekiyor. Örnek olarak Windows 2003 Server’a bakacak olursak, CDW.com’da 689$ civarı bir fiyata sahip. Bir sunucu, kendine bağlanan bilgisayarlar olmadan pek bir işe yaramaz ve bu bağlantılar için de lisans almanız gerekiyor. Bunlara Client Access Licences (İstemci Erişim Lisansı) ya da CAL deniyor.

Her bir CAL yaklaşık olarak 27$ gibi bir fiyata lisanslanır ve bu parayı istemci bilgisayarın işletim sisteminin üstüne ödemeniz gerekir. Yani Windows XP Pro için ödediğiniz 270$’ın üstüne ek olarak, şirketin sunucusuna bağlanmanız için 27$ daha vermelisiniz. Bütün bunlardan başka, lisans kurallarına uyumlu olmanız için bütün bu hologramları da saklamanız gerekiyor.

Bu lisans fiyatları, eğer büyük bir firmaysanız ciddi anlamda düşürülebiliyor. Microsoft ve diğer yazılım firmaları çoklu lisanslamalar için özel seçenekler sunuyorlar. Ayrıca eğitim kurumları Microsoft yazılımlarını ucuza alabiliyorlar (nispeten ucuza).

Microsoft’un lisanslamayla ilgili sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Açık Kaynak Kodlu Yazılımlar İçin Lisans Masrafları

Açık kaynak kodlu yazılımlarla lisans masraflarını sıfıra indirebilirsiniz. Gentoo, Slackware ya da Fedora gibi linux dağıtımlarını yüklemek için yapmanız gereken sadece internetten indirmek, CD’ye yazmak ve kurmak. Eğer bir kurum teknik açıdan yeterliyse, açık kaynak kodlu yazılımlara geçmekle hem zaman açısından hem de para açısından inanılmaz kazanç sağlayabilir.

Yakın zamanda, Linux dağıtımlarının teknik destek ve bakım anlaşmaları sunması konusunda bir patlama yaşadık. Bazı durumlarda parasal açıdan olan masraflar Windows’unkine benzeyebiliyor. Örnek olarak, bakım anlaşması içinde ve beş iş istasyonu için olan SUSE Linux masaüstü dağıtımı 598$. SUSE Enterprise Sever 8 bir senelik destek anlaşmasıyla 999$.

Teknik Destek

Kapalı kaynak kodlu yazılımı savunanlar genellikle, açık kaynak kodlu yazılımların teknik desteğinin zor bulunduğunu söylerler. Hiç bir şey ortada olan gerçekleri değiştiremez. Eğer SUSE ya da Red Hat gibi bir linux işletim sistemi aldıysanız, aynı Windows aldığınızda olduğu gibi size destek alabileceğiniz eposta/telefon numaraları veriliyor.

Bir başka iddia ise, Açık kaynak kodlu yazılımların destek belgeleri, internet üzerinde yayılmış bir halde bulunduğu ve bunların ortak bir yerde toplanmadığıdır. Buna karşılık Windows’un TechNet bilgi bankasında teknik destek belgeleri bir yerde toplanmış durumda, fakat genelde tam değiller. Sorununuzla ilgili mantıklı kelimelerle yapacağınız Google araması genellikle bütün sorunlarınıza çözüm olacaktır, Windows ya da Linux fark etmez.

Bazı firmalar yazılımlarının sınırlarını zorlarlar. Windows’la çalışan bir saha danışmanı olarak, TechNet’te can sıkıcı “Böyle bir sorun olduğunu biliyoruz, fakat henüz çözümü yok.” mesajlarıyla çok karşılaştım. Outlook 2002 PST’sinin 2 GB’lik dosya boyutu sınırı bunun en güzel örneklerinden biri. PST dosyası bütün Outlook bilgilerinizi içinde barındırır ve siz e-posta alıp gönderdikçe hızlı bir şekilde büyür. Bütün yazışmalarını, PST dosyası en sonunda patlayana kadar saklayan pek çok kullanıcı var. Bu konuda bazı çalışmalar yapıldı ama hiç bir zaman kesin çözüm yaratılamadı. Outlook kapalı kaynak kodlu bir yazılım olduğundan sorunu çözmek için üreticiyi beklemekten başka bir şansımızda ne yazık ki yok.

Açık kaynak kodlu yazılımları, satın aldığınızda gelen ilk sınırlarının ötesine zorlayabilirsiniz. Eğer Outlook açık kaynak kodlu bir yazılım olsaydı, 2 GB dosya boyutu sınırı sorununu Microsoft’u beklemeden çözebilecektik. Kaynak kodu sizin onu değiştirebilirsiniz. Tabii ki bu işlem size bir miktar masraf çıkaracaktır fakat en azından sınırlarınızı kendiniz koyabilirsiniz.

Sonuç

Açık kaynak kodlu yazılımlara geçmek bazı firmalar açısından çekici olabilir. Lisans işleriyle uğraşmak zorunda olmayan IT elemanları daha önemli işler yapmak için zaman bulabilirler. Bazı durumlarda bilgili teknik elemanlar sayesinde lisans masraflarını sıfıra bile indirebilirsiniz.

Kurumsal teknik destek ya da bakım anlaşması isteyen firmalar ise, SUSE ve Red Hat gibi ticari Linux dağıtımlarından yararlanabilirler. Son olarak, kaynak kodunu incelemek ve değiştirmek, açık kaynak kodlu yazılımlara geçmek için en iyi nedenlerden biri. Yazılım üreticisinin sorunu çözmesini beklemek zorunda değilsiniz, doğrudan kendi çözümünüzü kendiniz yaratabilirsiniz!

Kaynak : BiLTeC’den alınmış olup tomshardware.com.tr tarafından yazıldığı sanılmaktadır.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.